Search
Close this search box.
Search
Close this search box.

Migrant TV Dünya İnsan Ticareti ile Mücadele Günü Özel Yayını

SGDD-ASAM Genel Koordinatör Yardımcısı Av. Ayşegül Yalçın Eriş'in Migrant TV’de hazırlayıp sunduğu programa Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Kıdemli Proje Uzmanı Anastasia Sağlam katıldı.

Migrant TV Dünya İnsan Ticareti ile Mücadele Günü Özel Yayını

SGDD-ASAM Genel Koordinatör Yardımcısı Av. Ayşegül Yalçın Eriş'in Migrant TV’de hazırlayıp sunduğu programa Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Kıdemli Proje Uzmanı Anastasia Sağlam katıldı.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 2013’te aldığı kararla her yıl 30 Temmuz tarihi insan ticareti mağdurlarının durumuna ilişkin toplumun bilinçlendirilmesi ve söz konusu mağdurların haklarının korunması amacıyla Dünya İnsan Ticareti ile Mücadele Günü olarak ilan edildi. Hizmetlerin iyileştirilmesi ve koordinasyonun güçlendirilmesi için devlet kurumlarının, uluslararası kuruluşların, sivil toplum kuruluşlarının, akademinin kısaca tüm aktörlerin iş birliği her geçen gün önem kazanıyor. 

İnsan ticaretiyle mücadelede tüm aktörlerin iş birliğinden hareketle SGDD-ASAM Genel Koordinatör Yardımcısı Av. Ayşegül Yalçın Eriş’in Migrant TV’de hazırlayıp sunduğu programda Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Kıdemli Proje Uzmanı Anastasia Sağlam, insan ticareti mağdurlarının durumuna ilişkin toplumu bilinçlendirme ve söz konusu mağdurların haklarının korunmasıyla ilgili güncel bilgileri ve ilgili mevzuatları aktardı. Eriş’in sorularını cevaplayan Anastasia Sağlam, insan ticareti mağdurlarının korunması için uluslararası sözleşmeleri ve Türkiye’deki uygulamaları sorunun tanımı ve çözümü için etkin ve bütünsel bir yaklaşımla ele aldı.

“BM kaynaklarına göre insan ticaretinin, uyuşturucu ticaretinden sonra dünyadaki en büyük ikinci yasa dışı gelir kaynağı olduğu tahmin edilmektedir.”

İnsan ticaretinin tanımını anlatan Anastasia Sağlam, insan ticaretinin çok ayrı bir suç ve insan hakları ihlali olduğunun altını çizerek, insan ticareti suçu faillerinin maddi yarar sağlamak amacıyla mağdurları bir yerden başka bir yere taşımasının ve sömürmesinin söz konusu olduğunu, sömürünün zorla çalıştırılma, hizmet ettirme, fuhuş ya da diğer amaçlarla cinsel istismar etme olabileceğini söyledi. İnsan ticareti suçunun modern kölelik olarak adlandırıldığına dikkat çeken Sağlam, “İnsan ticareti diğer suç türleri ile ilişkilidir. BM kaynaklarına göre insan ticaretinin, uyuşturucu ticaretinden sonra dünyadaki en büyük ikinci yasa dışı gelir kaynağı olduğu tahmin edilmektedir.” dedi. 

Migrant TV Dünya İnsan Ticareti ile Mücadele Günü Özel Yayını

İnsan ticaretinin altında ciddi bir kazanç söz konusu olması sebebiyle mücadelenin zorluğuna vurgu yapan Anastasia Sağlam, mücadele ve koruma için iki ana uluslararası sözleşmenin mevcut olduğunu belirtti. Kısaca Palermo Sözleşmesi olarak anılan “Birleşmiş Milletler Sınır Aşan Örgütlü Suçlarla Mücadele Sözleşmesi” ve sözleşmeye ek insan ticaretinin özellikle kadın ve çocuk ticaretinin önlenmesine durdurulmasına ve cezalandırılmasına ilişkin protokol ile “Avrupa Konseyi İnsan Ticareti ile Mücadele Sözleşmesi” hakkında detaylı açıklamalarda bulunan Sağlam, Türkiye’nin 25 Mart 2003 tarihinde Palermo Sözleşmesi’ne taraf olduğunu, 30 Ocak 2016’da da TBMM tarafından “Avrupa Konseyi İnsan Ticareti ile Mücadele Sözleşmesi”nin onaylandığını kaydetti.

6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’na değinen Sağlam, kanuna insan ticareti mağdurları ve insan ticareti alanında yeni bazı düzenlemeler getirildiğini belirterek “Bu çerçevede insan ticareti mağduru olduğu veya olabileceği yönünde kuvvetli bir şüphe duyulan yabancılara yaşadıklarının etkisinden kurtulabilmesi için valilik tarafından 30 gün süreli ikamet izni verilmektedir. Bu izin 3 yıl kadar uzayabilir. 48. Madde’de belirtilen bu izin en fazla 6 aylık süre ile uzatılıyor” şeklinde konuştu. Mağdur destek sürecinden yararlanmakta olan insan ticareti mağdurlarının sınır dışı edilmemeleri için Madde 55 öngörüldüğüne değinen Sağlam, “İnsan ticareti suçunun önlenmesi, insan ticareti ile mücadele insan hakları kapsamında Türk vatandaşı ve yabancı ayrımı gözetmeksizin insan ticareti mağdurlarının korunması, yabancı mağdura ikamet izni verilmesi, mağdurlara sunulacak destek hizmetlerine ilişkin usul ve esasları belirleyen insan ticareti ile mücadele ve mağdurların korunması hakkında yönetmelik 17 Mart 2016 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir” dedi. 

“Türkiye’deki vakaların yüzde 10’u zorla dilendirmeye maruz kalmıştır. Daha az rastlanan sömürü türleri arasında zorla evlendirme yer almaktadır.”

İnsan ticaretinin en çok görüldüğü şekilleri değerlendiren Anastasia Sağlam; cinsel sömürü, zorla çalıştırma ve hizmet ettirme, kölelik ve kölelik benzeri uygulamalar olsa da sömürünün farklı eğilimleri olduğuna dikkat çekti. İnsan ticaretinin söz konusu eğilimlere sürekli uyum sağlayan ve sürekli şeklini geliştiren bir suç olduğunu kaydeden Sağlam, son yıllarda zorla dilendirme, uyuşturucu satışı, çocukların silahlı çatışmada kullanılması ve küçük malların kaçakçılığı gibi yasa dışı işlerin yaptırıldığının altını çizdi. “Sömürü gerçekleşmemiş olsa bile sömürünün gerçekleşmesi şart değil; çünkü bu suçta amaç çok önemli. Tacirin diğer kişiyi sömürme, onu kullanma ya da onun üzerinden menfaat elde etme niyetinin olması suç tamamlamış olsa bile cezalandırılmaktadır” şeklinde konuşan Sağlam, bütün dünyada en yayın insan ticareti biçiminin cinsel sömürü ve zorla fuhuş olduğunu söyledi. Türkiye’de tespit edilen vakaların yüzde 65’inin cinsel sömürüye maruz kalmış kişiler olduğunu belirten Sağlam, Türkiye’de vakaların yüzde 22’sinin de zorla çalıştırmaya maruz kaldığını anlattı. Bazı ülkelerde ise bu oranın cinsel sömürüden daha yüksek olduğunu belirten Sağlam, tespit edilen vakalardan sonra zorla dilendirmenin de oldukça yaygın bir sömürü biçimi olduğunu vurguladı. 

Suç örgütlerinin tespit ve koruma mekanizmalarından daha hızlı davrandığını ifade eden Sağlam, “Türkiye’deki vakaların yüzde 10’u zorla dilendirmeye maruz kalmıştır. Daha az rastlanan sömürü türleri arasında zorla evlendirme yer almaktadır. Bizler insan ticareti mağdurlarını tespit etmeye başladıktan sonra suç örgütleri kendilerine artık farklı alanlarda sistem kurmaya başlıyorlar. Bizlerin de insan ticaretini önlemek için daha hızlı olmamız gerekiyor; çünkü en başta “önlemek” geliyor. Önlemenin en önemli faaliyetlerinden biri toplumu bilinçlendirmektir. Bunun için de çalışıyoruz” şeklinde konuştu.

İnsan ticaretine zemin hazırlayan itici ve çekici faktörlere özellikle odaklanıyoruz.”

İnsan ticaretine zemin hazırlayan etkenlere değinen Anastasia Sağlam, “İnsan ticaretinde zemin hazırlayan itici ve çekici faktörlere özellikle odaklanıyoruz. İtici faktörler genelde kaynak ülkelerindeki faktörlerdir. Çekici faktörler hedef ülkelerdeki faktörlerdir. İtici faktörler arasında yoksulluk en yaygın olanıdır ve insan ticareti mağdurlarının göreceli olarak düşük bir yaşam standardı olmaktadır. İnsanların daha iyi yaşama isteği çok insani ve normal bir istek. Ancak itici faktörlerin tek nedeni yoksulluk değil; çaresizlik, kırılganlık da var. Onun da altını çizmek lazım. Ekonomik sıkıntılar, insan hakları ihlali, toplum içinde ayrımcılık, aile içi şiddet, kadın ve çocukların dezavantajlı durumları, sağlık hizmetlerine ulaşılamaması gibi nedenler de insanların risk alarak güvensiz göç kararının nedeni olabilir” şeklinde konuştu.

Çekici faktörlerin barış ülkelerinde oluştuğunu anlatan Sağlam, “Barış ülkelerindeki yaşam koşulları kaynak ülkelere kıyasla ekonomik olarak daha iyi. Ekonomik istikrar ve iş imkanları var. Bunlar da tabii ki insanlar için çekici faktörleri oluşturuyor. Ayrıca bu ülkelerdeki sömürüye açık kayıt dışı sektörler, özellikle de hizmet sektöründe artan talep insan ticaretini beslemektedir. Birçok insan ticareti mağdurunun istikrar, ekonomik refah, daha iyi iş fırsatı, sosyal güvenlik ve siyasi istikrar ile ilgili doğal olarak beklentisi var.” şeklinde konuştu. 

“Türkiye’de birçok gelişmiş ülkede olduğu gibi ulusal yönlendirme mekanizması uzun süredir mevcut.”

Ulusal yönlendirme mekanizmasına değinen Anastasia Sağlam, Türkiye’de birçok gelişmiş ülkede olduğu gibi ulusal yönlendirme mekanizmasının uzun süredir mevcut olduğunu söyledi. Sağlam, “2013 yılında Göç İdaresi Genel Müdürlüğü kuruldu. 2014 yılında operasyonlar oldu. Bu değişiklikle birlikte ulusal yönlendirme mekanizması da revizeden geçti. Böylece ulusal yönlendirme mekanizması insan ticareti ile mücadelede çok önemli bir çerçeve oluşturdu. Bu iş birliği çerçevesi devletler, ilgili kurumlar ve sivil toplumları arasında stratejik iş birliği ile insan ticareti mağdurlarının insan haklarını koruma yükümlülüklerini yerine getirmeye yönelik bir mekanizmadır. Bu mekanizmanın içinde elbette devlet kurumları var, STK’lar var. İnsan ticareti ile mücadelede yer alan önemli paydaşlar var.” dedi. 

Ulusal yönlendirme mekanizmasının aşamalarından bahseden Sağlam, şikâyet mekanizması ve ön tespitin Türkiye’de farklı şekillerde işlediğini anlattı. Sağlam, “155 Polis İmdat Hattı, 156 Jandarma İmdat, 158 Sahil Güvenlik İhbar hatları var. Ayrıca 157 Yabancılarla İletişim Merkezi insan ticareti mağdurlarına direkt hizmet veriyor. Cumhuriyet savcılıklarına da şikâyette bulunabilir. İl Göç İdaresi Müdürlükleri, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, valilikler ve kaymakamlıklara da şikâyet iletilebilir. Şikâyet alındıktan sonra potansiyel insan ticareti mağdurlarının tespiti, onlarla temasa geçerek bazı saha aktörleri tarafından da gerçekleştirilebilir.  Örneğin kolluk kuvvetleri, sosyal çalışmacılar, sağlık çalışanları, topluluk üyeleri ya da sivil toplum kuruluşlarıyla temasa geçilebilir.” dedi.

Programı Migrant TV YouTube kanalından izlemek için aşağıdaki linkleri tıklayabilirsiniz.